İnci

Pulitzer ve Nobel Edebiyat Ödülü’ne layik görülen John Steinbeck’in çagimizin toplumsal ve insani meselelerini ustalikla resmettigi eserleri modern dünya edebiyatinin basyapitlari arasinda yer alir. Tomris Uyar’in sunus yazisinda belirttigi gibi, “Insanoglunun umudunun, var olma direncinin seyreldigi bir tarih aninda olanca görkemiyle gerçek umudun türküsünü söylemistir. Tozpembe olmayan gerçekçi bir umudun.” Bu nedenle eserleri edebi degerleri kadar güncelliklerini de hiç yitirmemistir. Bir Meksika halk hikâyesinden esinlenmis Inci, bir zamanlar Ispanya Krali’na büyük zenginlikler getiren bir koyda yasayan fakir bir inci avcisinin, Kino’nun ve ailesinin hikâyesini anlatir. Kino’nun çocugunu kurtarmak umuduyla daldigi denizden çikardigi esi benzeri görülmemis inci, yalnizca umut degil yikim da getirecektir. Incinin özü insanlarin özüne; Kino’nun kulaklarinda çinlayan ve kasabaya yayilan Incinin Türküsü, ailenin, kötülügün, umudun ve düsmanligin türküsüne karisacaktir. Steinbeck, Kino’nun derinliklerden söküp çikardigi inci ile içinde yasadigimiz dünyaya ve insanin dramina isik tutuyor.